
Bugün Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye,
Adana, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Kilis illerini etkileyen
depremin birinci yılında yapılan çeşitli anma törenleri, mevlit okutma,
dualar etme, depremzedelere ziyaretlerde bulunma gibi birçok programa
şahit olduk.
Herkes bu acıya ortak olduğunu belirttikleri mesajlar yayınladı.
Fotoğraflar, videolar paylaştık ve bitti.
Evet bitti diyorum çünkü yarın bir sonraki seneye ya da (allah korusun)
başka bir felakete kadar bu depremi hatırlamayacağız.
Oysa bugün hepimiz ne kadar da duyarlıydık tıpkı geçen yıl bugünlerde
günlerce etkisinden, acısından çıkamadığımız gibi…
Fakat bir parantez madencilerimiz için açmak isterim,
onların deprem bölgesindeki uğraşları apayrı bir yerde.
Bugünde bana göre en içten en samimi anmalar, çeşitli maden
ocaklarındaki madencilerimiz tarafından gerçekleştirilmiş.
Bu deprem maalesef baş etme kapasitemizin çok üstünde bir doğal afetti.
Nitekim baş edemedik, yetişemedik…
Organize olunamadı, zamanla yarışılan anlarda geç kalındı,
üstüne talihsiz açıklamalar ve beyanlarda bulunuldu,
yardım etmek isteyen insanlara engel olundu,
Kızılay adlı kurumun bir yan kuruluşunun çadır satarak(!) yardım ettiğini gördük,
Birçok şeyin sağlanabildiği ülkemde deprem felaketi için televizyon
ekranlarında bağış kampanyası adı altında iban verildiğini gördük,
Yerle bir olan şehirlerde birbirine ulaşmaya çalışan insanların gsm hatlarının
ve internetin çekmemesi çaresizliğine operatörlerden gelen ‘enerji eksikliği/
yoğunluk’ şeklinde cılız bir açıklama yapıldığını da gördük…
Daha sonra bir bakanın ‘depremde interneti kestik çünkü gerekliydi’ izahı,
yetmezmiş gibi vatandaşların yolladığı yardım tırlarını yağmalayanları gördük.
Enkazın içinde sıkışıp kalmış kızının elini bırakmayan bir baba gördük.
Keşke görmeseydik…
Kimi bütün ailesini, eşini, çocuğunu, annesini, babasını, kardeşini, hayvanını,
evini, barkını kaybetmiş yüzbinlerce insan…
Biz hayatlarımıza devam ediyoruz ama onlar hala 6 Şubat 2023’teler.
Bizler unuttuk onların unutmak gibi bir lüksü yok.
Dün gece deprem bölgelerinde ‘sesimi duyan var mı?’ sloganları atıldı.
Bence doğrusu ‘yardıma gelen/yardım eden var mı?’ olmalıydı.
Ve yine deprem bölgesinde acıyı gerçekten yaşamış ve hala ilk günkü
gibi hissedenler, kendileriyle aynı hislerde olmadıklarını düşündükleri
siyasileri yuhalamışlar…
Haklılar, felaketin seneyi devriyesinde gelip yaslarına ortak olabileceklerini
sanmaları hata olmuş.
Bu insanlar ne yapsa ne dese haklı benim gözümde.
Ailelerini kaybettiler, hayatlarını kaybettiler, şoktan ağlayamayan
çocuklar/gençler psikolojilerini kaybettiler, hatıralarını kaybettiler, sahip
oldukları ne varsa bir gecede kaybetti bu insanlar…
Kaybedecek bir şeyleri kalmadı.
Bize de bir tek insanlığı bıraktılar, kaybetmemiş olmamızı dilediğim…